top of page
  • Instagram
  • Twitter

bir devrin menekşe şiiri

  • Begüm Ormancı
  • 10 Ağu 2024
  • 2 dakikada okunur

karanlık. 

kitap yüklü çok sevgili brütüs:

mor’un idrakı kellesine mi mal oldu?

intikamakas arasına sıkışmış kimseler 

ve kimsesizliklerin manifestoları 

kopartıldık üç ay tarafından

ikilere sekizlere ayrıştırıldık, 

martmayıslaştırıldık

mor türküler yakmaktan geçmez öteye, sessiz 

boğuk, ayarsız fısıltılar

kimi ki o dudakları, bayrakları ve göz kenarları

bir kere daha ateşlere boğulmasın

kararmasın

yok olmasın diye-

buradayız,

aranızdayız,

günsüzgecesiz gömleklerimizle, 

erşeytan ile savaştayız!


hırs. 

kimi darbe almaktan morarmış kalpleri

kimi ki yitip giden tutkuları, 

tutkusuzlukları tut sak lık ları, 

erkafesleri içine sıkıştırıldık- tepiştirildik

sessizleştirildik

-lakin yitip gittiğimizi sanmayın:

göğü inleten kelimelerimizle buradayız. 


heyhat! 

leş kokulu asfaltlara saçık film’in şeritleri:

yirmi dördüncü karenin üvey çocukları,

eserdışı kalan başıbozuk kötülük sahneleri,

dinleyin, 

biz bir gün olsun susmayacağız!

çığırıp naralar atan ruhları, 

şiir döndüren kalemleri, 

öpüş döndüren dudakları, haykırışlaşan sloganları,

benlikleri,                     birlikleri,          bizlikleri,

eril kara kırık kuru cüce 

             ve hiç olmadığı kadar korkak

kötücül devin karşısına dikilişleri

ortanca adı cesarettir

içi alevlenmiş sessizliklerin. 


unutma! 

varsa yaşadıklarından aklamadığın fikirlerin:

kalpsavaşı’nın süzülerek aklına aktığı gün 

ak’ı da karayı da seçtirir sana.

seni-beni-bizi onlardan 

ayırır. 

günün sonunda kayırılsa da körşeytan

üşüyen’in soğuk’tan örtünerek kaçınması

bir gün çok şey anlatır

dürüstlük kılıcı itibarsızlaştırılır. 

bazı günler yirmi yedi saattir. 

hain postlar mor koyun giyer üstlerine, 

adları sözde aktivisttir!


direndik. 

yeri geldiğinde mor karşısına geçen o

takım elbiseli yüz karası şarlatanları

üfürüp püfürüp küle çevirdikleri,

üzerimiz kapatıldı sandık gibi,

kilitlendik. 

sinmedik yine de 

tırnaklarımızı biledik.

 

susma!

şeditlerin senfonisi mor boyayla kaplıdır ama 

mor boya desen mor değil, 

ateş desen ateş değil, 

senfoni dediğin müzik değil, 

neresinden tutsan yardım ipsimitinin

ucu da dibi de bizim değil. 

dübüründen tutun o halde,

dübür desen dübür değil. 


ateş çemberi ortasına oturtulan 

taştan sert kutsalın mor prizmasını

yaralı çıplak elleriyle tuttukları

küstah’ın ürünü uzun satırları

öfke dolu bakışlarla kestikleri, 

menekşe renklerine boyadıkları, 

sadece! 

ve sadece!

kadının! öz

gürlüğüne!


  çırpınanlara bağır bastıkları, 

beni

  sesi kısılanlara ses oldukları, 

yok

mu


  anıtları canlandırdıkları,

sandınız?

  efsaneleri yaşattıkları, 

ben

   devletleri kurdukları, 

                   kabuslarınızda

                   yatağınızda

                   kahvaltı masanızdayım.

                   aklınızdayım. susmayacağım. 

 

                   içtiğim ant mor manifesto’ya armağan sizlere ziftzemberek olsun ki

                   içinizi kurutacağım!


sanat yarattığına inananları, 

sen ve ben ve o ve biz ve onlar’ı 

tarihin sayfası arasına katladıkları



çöktü renkçocukların acıksız çağı. 


yenilgi yedi geçersiz harftir. 

zaman sonsuzdur. 

beş harf ikinci adıysa vaktin

mor’un mücadelesi altıdır. 



bir gün alemin kül kaplı üzeri

gerçekleri lal yüzlere yansıtıp

koyun postlarını taşçukurlara dolduracak.

erk’i kafesine sıkıştırıp ait olduğu alevlere gönderirken mor ve 

morlar 

bir devrin sessiz marşı

menekşenin cesurluğuna boyanacak!




-Begüm Ormancı


 
 
 

Comments


eser göndermek için mail adresimizi kullanabilir, bizlerden ve dağıtımlardan haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilirsiniz.

fotoğraflar: Begüm Ormancı

bottom of page