bir devrin menekşe şiiri
- Begüm Ormancı
- 10 Ağu 2024
- 2 dakikada okunur
karanlık.
kitap yüklü çok sevgili brütüs:
mor’un idrakı kellesine mi mal oldu?
intikamakas arasına sıkışmış kimseler
ve kimsesizliklerin manifestoları
kopartıldık üç ay tarafından
ikilere sekizlere ayrıştırıldık,
martmayıslaştırıldık
mor türküler yakmaktan geçmez öteye, sessiz
boğuk, ayarsız fısıltılar
kimi ki o dudakları, bayrakları ve göz kenarları
bir kere daha ateşlere boğulmasın
kararmasın
yok olmasın diye-
buradayız,
aranızdayız,
günsüzgecesiz gömleklerimizle,
erşeytan ile savaştayız!
hırs.
kimi darbe almaktan morarmış kalpleri
kimi ki yitip giden tutkuları,
tutkusuzlukları tut sak lık ları,
erkafesleri içine sıkıştırıldık- tepiştirildik
sessizleştirildik
-lakin yitip gittiğimizi sanmayın:
göğü inleten kelimelerimizle buradayız.
heyhat!
leş kokulu asfaltlara saçık film’in şeritleri:
yirmi dördüncü karenin üvey çocukları,
eserdışı kalan başıbozuk kötülük sahneleri,
dinleyin,
biz bir gün olsun susmayacağız!
çığırıp naralar atan ruhları,
şiir döndüren kalemleri,
öpüş döndüren dudakları, haykırışlaşan sloganları,
benlikleri, birlikleri, bizlikleri,
eril kara kırık kuru cüce
ve hiç olmadığı kadar korkak
kötücül devin karşısına dikilişleri
ortanca adı cesarettir
içi alevlenmiş sessizliklerin.
unutma!
varsa yaşadıklarından aklamadığın fikirlerin:
kalpsavaşı’nın süzülerek aklına aktığı gün
ak’ı da karayı da seçtirir sana.
seni-beni-bizi onlardan
ayırır.
günün sonunda kayırılsa da körşeytan
üşüyen’in soğuk’tan örtünerek kaçınması
bir gün çok şey anlatır
dürüstlük kılıcı itibarsızlaştırılır.
bazı günler yirmi yedi saattir.
hain postlar mor koyun giyer üstlerine,
adları sözde aktivisttir!
direndik.
yeri geldiğinde mor karşısına geçen o
takım elbiseli yüz karası şarlatanları
üfürüp püfürüp küle çevirdikleri,
üzerimiz kapatıldı sandık gibi,
kilitlendik.
sinmedik yine de
tırnaklarımızı biledik.
susma!
şeditlerin senfonisi mor boyayla kaplıdır ama
mor boya desen mor değil,
ateş desen ateş değil,
senfoni dediğin müzik değil,
neresinden tutsan yardım ipsimitinin
ucu da dibi de bizim değil.
dübüründen tutun o halde,
dübür desen dübür değil.
ateş çemberi ortasına oturtulan
taştan sert kutsalın mor prizmasını
yaralı çıplak elleriyle tuttukları
küstah’ın ürünü uzun satırları
öfke dolu bakışlarla kestikleri,
menekşe renklerine boyadıkları,
sadece!
ve sadece!
kadının! öz
gürlüğüne!
çırpınanlara bağır bastıkları,
beni
sesi kısılanlara ses oldukları,
yok
mu
anıtları canlandırdıkları,
sandınız?
efsaneleri yaşattıkları,
ben
devletleri kurdukları,
kabuslarınızda
yatağınızda
kahvaltı masanızdayım.
aklınızdayım. susmayacağım.
içtiğim ant mor manifesto’ya armağan sizlere ziftzemberek olsun ki
içinizi kurutacağım!
sanat yarattığına inananları,
sen ve ben ve o ve biz ve onlar’ı
tarihin sayfası arasına katladıkları
çöktü renkçocukların acıksız çağı.
yenilgi yedi geçersiz harftir.
zaman sonsuzdur.
beş harf ikinci adıysa vaktin
mor’un mücadelesi altıdır.
bir gün alemin kül kaplı üzeri
gerçekleri lal yüzlere yansıtıp
koyun postlarını taşçukurlara dolduracak.
erk’i kafesine sıkıştırıp ait olduğu alevlere gönderirken mor ve
morlar
bir devrin sessiz marşı
menekşenin cesurluğuna boyanacak!
-Begüm Ormancı
Comments